Dervişoğlu’ndan ‘elini sıkma’ yanıtı: ‘Neresini sıkacaktım’ dedirtmeyin
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Anıtkabir ziyaretinde önemli açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu’nun mesajları ve Anıtkabir’in önemi üzerine detaylar için haberi okuyun.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’ndan Açıklamalar
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, geçtiğimiz günlerde Anıtkabir’de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile tokalaşması üzerine gelen eleştirilere yanıt vererek, konuya açıklık getirdi. Dervişoğlu, “Protokol gereği yan yana yürüyorduk. Üzerimde hakkı olan bir insanla elbette saygılı bir şekilde el sıkışırım,” şeklinde konuştu.
“Sayın Bahçeli ile Her Zaman El Sıkışırım”
Türk Ocakları Genel Merkezi’ni ziyaret eden Dervişoğlu, burada Türk Ocakları Genel Başkanı Mehmet Öz ile bir araya geldi. Görüşme sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Dervişoğlu, Anıtkabir’de Bahçeli ile el sıkışmasına ilişkin, “Ben Sayın Bahçeli ile her zaman el sıkışırım. El sıkışmaya dair bir tavrım yok,” ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu, bu konu hakkında daha önce benzer bir durumu yaşayan Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit’in yaşadıklarını hatırlatarak esprili bir yanıt verdi: “Demirel, bir Anıtkabir ziyaretinde Ecevit’in elini sıkınca gazeteciler bunu ona sormuştu. O da ‘Neresini sıkacaktım’ demişti. Şimdi bana da böyle bir cevap verdirtmeyin,” şeklinde esprili bir dille durumu özetledi.
“Türk Ocakları İlham Aldığımız Bir Kurumdur”
Dervişoğlu, ziyaretin önemine vurgu yaparak, “Türk Ocakları, gençlik yıllarımızda şevk ve ilham aldığımız ocaklardan biridir. Burada bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum,” dedi. Görüşmede Türkiye’nin ve bölgenin meselelerinin yanı sıra Türk dünyasının sorunları üzerine de kapsamlı bir fikir alışverişinde bulunduklarını belirten Dervişoğlu, Türk Ocakları’nın Cumhuriyet’in kuruluşuna öncülük eden bir fikir yuvası olduğunu vurguladı.
Dervişoğlu konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı: “Türkiye’nin birlik ve beraberliğe, üniter yapının korunmasına ihtiyacı var. Türk Ocakları, bir mütefekkir ocağı olarak yaşaması, yaşatılması ve fikirlerine itibar edilmesi gereken bir kurumdur. Gençlik yıllarımdan itibaren bu hissiyatla yetiştim.”