Coşkun Aral, Ara Güler anılarını anlattı
Fotoğraf sanatının duayen ismi, usta foto muhabiri Ara Güler için vefatının 6’ncı yılında Atlas 1948 Sineması’nda ‘Merhaba’ başlıklı anma etkinliği düzenlendi. Belgesel yapımcısı ve foto muhabiri Coşkun Aral, Ara Güler ile anılarını anlattı.
Atlas 1948 Sineması’nda Erdal Buldun’un Ara Güler Belgeseli gösterimiyle başlayan etkinlikte, belgesel yapımcısı ve foto muhabiri Coşkun Aral’ın konuk olduğu bir söyleşi gerçekleştirildi.
Güler’in karakteri, çalışmaları ve hayatının ele alındığı söyleşinin moderatörlüğünü Okan Bayülgen üstlendi.
Coşkun Aral 1974’te fotoğrafçılığa başladığını ve 1980’e kadar farklı kurumların Türkiye muhabirliğini yaptığını belirterek, “1980’de hayatım değişti. 12 Eylül’de götürdüğüm arşiv, yaşadığım uçak kaçırma olayı, gittiğim İran-Irak savaşı derken, kendimi Fransa’da buldum ama foto muhabiri olarak iyi olmadığımı İran-Irak savaşında fark ettim” dedi.
“LİFE’TA FOTOĞRAFI ÇIKAN İKİNCİ ADAMSIN”
Ara Güler ile dostluklarının 1974-1980’de biraz mesafeli olduğunu dile getiren Aral, “Çektiğim fotoğraf 1980’te Life’ta çıkmış. O da New York’tan geliyormuş. Life dergisini eline almış, görmüş, ‘Evladım bundan sonra artık beraberiz. Gelirsin İstanbul’a benim ofisimi kullanırsın. Life’ta fotoğrafı çıkan ikinci adamsın’ dedi. Life benim, o uçak kaçırmada çektiğim fotoğrafı, yılın fotoğrafları arasına koyduğu için başladık” diye konuştu.
Bir gün Paris’te yemek yerken Güler’e iyi fotoğrafçı olmanın yollarını sorduğunu aktaran Aral, şunları kaydetti:
“Ara Güler, ‘Tabii ki sanatsal tarafı var yani sen de ben de mutlaka birtakım şeylerden, gördüğümüz tablolardan, ışıktan, grafikten etkileniyoruz. Ama ikimizin de yaptığı iş belgelemek. Doğru zamanda doğru yerde olmak’ dedi. ‘Peki bu sonradan kazanılan bir şey mi, doğuştan mı?’ diye sordum. ‘O zaman sana bir şey tavsiye ediyorum, Kayseri Ağırnas’a gideceksin. Orada Mimar Sinan’ın doğduğu evi soracaksın. O evin bodrumuna ineceksin. O farkı anlarsın.’ dedi. Hakikaten yıllar sonra gittim. Bazı yetenekler doğuştan kazanılıyor. Ağırnas’ta Mimar Sinan’ın doğduğu evde öylesine grafikler var ki öylesine ışık oyunlarıyla rölyefler elde edilebiliyor ki, öyle bir evde doğduğunuz zaman zaten birçok şey kafanızda oluşuyor. O yüzden bazı toplumlarda bazı sanat dalları çok öteye geçiyor.”
“ONUN DERDİ OLAYLARA TANIKLIK ETMEK”
Coşkun Aral, Ara Güler ile birçok fotoğraf ustasıyla tanıştığına işaret ederek, “Ara’nın derdi, kafasındaki şeyi belgelemek, tanık olduğu olayları onun dışındaki insanlara aktarırken fotoğrafı veya filmi ifade edebilmek. Çünkü sinemaya ilgi duyduğu dönem var. Sinema da maliyetli bir iş ve tek kişinin yapacağı bir iş değil. Sanatsal kaygısı tabii ki var ama unutmayalım kendisi de bunu söyledi, Türkiye’de çok sevdiği fotoğraf ustaları vardı. Ara’nın foto muhabirliği, fotoğrafçılığı dışında temsilcisi olduğu dünyaca ünlü 4 dergi var. O zatlar hazır bekler. Ara kendisi çekmese bile başkalarından alır yollar. Ona ait değildir. O alır, onu gönderir. Bazen onun ismiyle de çıkabilir çünkü çok tehlikeli bir bölgedir. Fotoğrafçı kendi isminin yayınlanmasını istemez” dedi.
Aral, sanatçı özelliği olan pek çok foto muhabiri olduğunu fakat Ara Güler’in onlardan farklı olduğunu vurgulayarak, “Onun derdi olaylara tanıklık etmek, o olayları belgelemek. Bizim ilk sergimiz de çok garipti, 1983 yılında Paris’teyken gel seninle bir sergi açalım dedi” ifadesini kullandı.
Arkadaşları ve fotoğraf sanatçıları, Güler ile yaşadıkları hatıraları ve anılarını da söyleşinin sonunda katılımcılarla paylaştı.
Program, Fatih Şahin’in Ara Güler albümü ve Güler’in karanlık oda baskılı ıslak imzalı bir fotoğrafını Okan Bayülgen’e hediye etmesiyle sona erdi.