İnsanlar cümle kuran tek canlılar olmayabilir…

Zürih Üniversitesi’nden biyolog Mélissa Berthet, Science dergisinde yayımlanan ve dil ile hayvan iletişiminin evrimine dair anlayışımızı kökten değiştiren çalışmayı değerlendirdi. Araştırma, bonoboların kelimeleri belirli bir düzen içinde kullanarak anlamlı mesajlar oluşturabildiğini ortaya koyuyor.
Bonoboların doğal yaşam alanı olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki Kokolopori Topluluk Rezervi’nde sesli iletişimlerine dair kapsamlı bir araştırma yapıldı. Bu çalışma, bonoboların sesli iletişimlerinin büyük ölçüde sözdizimi temelli olduğunu ve insan diliyle şaşırtıcı benzerlikler taşıdığını ortaya koyuyor.
Hayvan seslerini anlamlandıran bir sistem kuruldu
Hayvanlarda söz diziminin incelenebilmesi için öncelikle izole ve birleşik çağrıların anlamlarının kapsamlı bir şekilde anlaşılması gerekiyor. Bu, uzun yıllardır bilim insanlarının karşılaştığı büyük bir zorluktu; zira hayvanların zihinlerine nüfuz etmek ve çığlıklarının anlamını çözmek oldukça zorlayıcı bir süreçti.
Zürih ve Harvard Üniversiteleri’nden biyologlar, bu zorluğu aşmak için hayvan seslendirmelerinin anlamını kesin olarak belirleyen yeni bir yöntem geliştirdi. Bu yöntem, bonoboların hem izole hem de birleşik çağrılarına uygulanarak tüm seslendirmeleri kapsadı.
Araştırmada, bonoboların haykırışlarının “Gel” gibi bir emir verebileceği, “Hareket edeceğim” gibi gelecekteki bir eylemi duyurabileceği, “Korkuyorum” diyerek içsel bir durumu ifade edebileceği veya “Bir avcı var” şeklinde dışsal bir olaya atıfta bulunabileceği varsayıldı.
Seslerin yayıldığı koşullar detaylı bir şekilde incelendi
Çağrıların anlamını insan yanlılığından uzak bir şekilde değerlendirebilmek için bağlam analizine büyük önem verildi. 300’den fazla bağlamsal parametre kullanılarak, çağrının yayıldığı koşullar detaylı bir şekilde incelendi.
Örneğin, çevresel unsurların (yakınlarda başka bir bonobo grubu var mı, hava durumu nasıl?) ve çağrı yapan bonobonun davranışlarının (besleniyor mu, hareket ediyor mu, dinleniyor mu?) yanı sıra bağıran bonobo ve izleyicilerinin bağırıştan sonraki iki dakika içinde yaptığı eylemler analiz edildi.
Bu detaylı bağlam analizi, her bir seslendirmeyi güçlü bir şekilde ilişkili olduğu bağlamsal unsurlarla eşleştirmeyi mümkün kıldı. Örneğin, bir bonobo belirli bir çağrıyı her yaptığında hareket etmeye başlıyorsa, bu çağrının “hareket edeceğim” anlamına gelme olasılığı oldukça yüksek görüldü.
Araştırma, bu yaklaşımı kullanarak bonoboların çağrılarını ve anlamlarını içeren kapsamlı bir sözlük oluşturmayı başardı. Bu sözlük, hayvan iletişiminin anlaşılmasında bir dönüm noktası niteliği taşıyor ve bir türün tüm seslendirmelerinin anlamının belirlendiği ilk çalışma olarak dikkat çekiyor.
İnsan dilinden daha karmaşık bir yapı
Araştırmamızın ikinci aşamasında, bonoboların çağrı kombinasyonlarının bileşimsel özellik taşıyıp taşımadığını ve bu çağrıları ifadeler halinde birleştirme yeteneklerini belirlemek üzere yeni bir yöntem geliştirildi.
Çalışman bileşimsel sözdizimin temel unsurlarını sergileyen çeşitli çağrı kombinasyonlarını ortaya koydu. Dahası, bu kombinasyonlardan bazılarının insan dilindeki daha karmaşık sözdizim yapılarıyla dikkat çekici benzerlikler taşıdığı görüldü.
İnsan dilinde sözdizimi iki farklı biçimde karşımıza çıkar. Basit sözdizim, her bir öğenin genel anlamdan bağımsız şekilde katkıda bulunmasını ifade eder ve kombinasyonun anlamı, öğelerin bireysel anlamlarının toplamından oluşur. Örneğin, “sarışın dansçı” ifadesi, hem sarışın hem de dans eden kişiyi tanımlar. Bu kişi aynı zamanda bir doktor ise, “sarışın doktor” olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Ancak daha karmaşık bir sözdizimde, öğeler bağımsız bir anlama sahip değildir. Bir öğe diğerini değiştirecek şekilde etkileşime girer. Örneğin, “kötü dansçı” ifadesi, dansçı olan kişinin kötü olduğu anlamına gelmez. Bu kişi aynı zamanda bir doktor ise, “kötü doktor” olduğu sonucuna varamayız. Bu durumda “kötü” kelimesi, “dansçı” kelimesinin anlamını değiştirir ve bağımsız bir anlam taşımaz.
Kuşlar ve primatlar üzerinde yapılan önceki araştırmalar, hayvanların basit kompozisyonel yapılar oluşturma yeteneğine sahip olduğunu ortaya koymuştu. Ancak daha karmaşık bir sözdizimine dair kesin bir kanıt henüz bulunamamıştı; bu durum, söz diziminin yalnızca insanlara özgü olduğuna yönelik görüşleri güçlendirmişti.
Semantik bir alan oluşturuldu
Araştırmada, dilbilimden ilham alınarak bonoboların çağrı kombinasyonlarının bileşimsel özellikler taşıyıp taşımadığını incelemek için yeni bir yöntem daha geliştirildi.
Bir kombinasyonun geçerli kabul edilmesi için üç ölçüt sağlanması gerektiğini belirledik: Öncelikle, kombinasyonu oluşturan unsurların birbirinden farklı anlamlara sahip olması gerekiyor. Ardından, birleşimin kendisinin, bu unsurların bağımsız anlamlarından farklı bir anlama sahip olması gerekiyor. Son olarak, birleşimin anlamının, unsurların anlamlarından türetilmiş olması gerekiyor. Ayrıca birleşimin anlamının, ögelerin anlamlarının toplamından daha fazlasını ifade edip etmediğini analiz ederek, bu kompozisyonelliğin karmaşıklığını değerlendirdiler.
Bu analiz için bonoboların çağrılarının anlamlarını çok boyutlu bir şekilde temsil eden bir “semantik alan” oluşturuldu.
Bu dilsel yaklaşım, bonobolara özgü bir semantik alan oluşturarak her bir çığlık ve çığlık kombinasyonunu bağlamlarına göre haritalamayı mümkün kıldı. Bu yöntemle, çığlıkların anlamları ile kombinasyonlarının bağları ölçülebilir hale gelirken, hangi kombinasyonların kompozisyonellik kriterlerini karşıladığı ve karmaşıklık düzeyleri (basit veya karmaşık) analiz edildi.
4 farklı kombinasyon ortaya konuldu
Araştırma, çağrıların anlamlarından türeyen genel anlamlara sahip dört farklı çağrı kombinasyonu ortaya koydu. Her bir çığlık türünün, en az bir kompozisyonel kombinasyonda yer alması, bonobo iletişiminin temel bir özelliği olarak sözdizimsel bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Tıpkı insan dilinde olduğu gibi, bonoboların iletişiminde de sözdizimi merkezi bir rol oynuyor.
Daha çarpıcı bir bulgu ise, bonobo haykırış kombinasyonlarından üçünün, insan dilinin sıradan kompozisyonel yapılarına büyük ölçüde benzerlik göstermesi. Bu bulgu, hayvanların çağrıları karmaşık şekillerde birleştirme yeteneğinin yalnızca insanlara özgü olmadığını ve bu becerinin düşündüğümüzden çok daha eski evrimsel köklere dayanabileceğini ortaya koyuyor.
Bu alan, bireysel çağrılar ile kombinasyonları anlamları arasındaki benzerlikleri ölçmeyi sağladı.
İnsan dilinde, benzer anlamlara sahip sözcükler genellikle benzer bağlamlarda kullanıldığından, dağılımsal bir anlambilim yöntemiyle bonobo çağrıları haritalandı.
Örneğin, “maymun” ve “hayvan” kelimeleri sıklıkla “tüylü” ve “orman” gibi terimlerle birlikte kullanılarak birbirine yakın anlamlar sergiliyor. Buna karşılık, “hayvan” ve “tren” kelimeleri genellikle farklı bağlamlarda kullanılarak daha az benzerlik gösteriyor.
Bu araştırma, dildeki sözdiziminin evrimine dair çarpıcı bilgiler sunuyor. Eğer bonobo kuzenlerimiz, tıpkı insanlar gibi bileşimsel sözdizimini etkin bir şekilde kullanıyorsa, bu durum son ortak atamızın da aynı yeteneğe sahip olabileceğini düşündürüyor. Araştırma bulguları, daha küçük sesli birimlerden karmaşık anlamlar oluşturabilme becerisinin, atalarımızda en az 7 milyon yıl önce var olmuş olabileceğine işaret ediyor. Bu bulgular, sözdiziminin yalnızca insan diline özgü bir yapı olmadığını ve dilin ortaya çıkmasından çok daha önce var olabileceğini ortaya koyuyor.