Zülfü Livaneli’den Erdoğan’a “müsvedde” göndermesi

Edip Akbayram’ın anma töreninde konuşan Zülfü Livaneli, konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderme yaptı.
Tedavi gördüğü hastanede vefat eden Türk müziğinin usta ismi Edip Akbayram için Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda anma töreni düzenlendi.
75 yaşında hayatını kaybeden Akbayram için düzenlenen törene, sanatçının ailesi ve sevenleri katıldı. Anma töreninde konuşma yapmak için sahneye çıkan Zülvü Livaneli, konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da gönderme yaptı. Livaneli, şu ifadeleri kullandı:
“BU ÜLKE KENDİ ÇOCUKLARINI YİYOR”
“”Sizler gibi iyi, onlarca güzel insana rağmen bir de bir karanlık var. Bu karanlık neden yıllardan beri devam eder gelir diye bu ülke kendi evladına, kendi sanatçısına TRT’sini, radyosunu, televizyonunu yasaklar? Bu ülkenin polisi niye türküleri dinleyip coşacağı yahut da içinden gelen bir aşk şarkısını söyleyeceği sanatçıların sesiyle ve kendisiyle meşgul olmak yerine onu dövmeye, linç etmeye gider. Bunu anlamak mümkün değil. Niye? Sivas’ta bu kadar canımız yakılır? Niye onlara bu kadar büyük bir nefret duyulur? Yunan mitolojisinde Cronos vardır, kendi çocuklarını yiyen. Cronos gibi olduğu bu ülke, herhalde kendi çocuklarını yiyor. Ama hiçbir zaman Edip’in de bir zamanlar söylediği gibi, sanatçılar bütün bunlara karşı fiziken direniyorlar ama daha sonra da sanatlarıyla direniyorlar. Bu bakımdan Edip Akbayram’ın direnişi burada bitmedi. Kendisi fiziken artık burada olmasa bile direnişi, türküleri, hikayeleri ve sesiyle daha uzun yıllar yaşamaya devam edecek. Türkiye’nin varlığında yaşamaya devam edecek.
“EDİP HAYATININ HER GÜNÜ MÜCADELE ETTİ”
Hepimiz biliyoruz ki dik durdu. Fakat dik durmak Türkiye’de kolay bir şey değil. Çünkü fırtınaya tutulmuş bir gemi gibi, oradan oraya savrulurken sizin dik durmanız demek, o gelen dalgalarla mücadele etmeniz demek. Kimileri savrulurken, kimileri denize uçarken her sefer yeni bir tavırla tekrar var olmamız demek. Hayat sizi devamlı sınıyor Türkiye’de. Bakıyorsunuz darbe oluyor. O darbeye, askeri darbeye karşı durmanız gerekiyor. Her şeyi göze alarak, hapsi, ölümü, dayağı, hepsini göze alarak. Sivil darbe oluyor. Sivil darbeye karşı duruluyor. Oradaki duruşunuzun net olması gerekiyor. Ve her seferinde tekrar sınava giriyorsunuz. Şimdi artık internet çağı. Geçmişe dönüp de şu son 30-40 yılda insanlar neler, gazeteciler, kamuoyunun önünde olanlar, sanatçılar nasıl tavırlar takınmışlar? Linçle beraber mi olmuşlar yoksa her şeye rağmen linçe karşı mı çıkmışlar? Genel geçer akımların karşısında mı durmuşlar diye baktığınız zaman bu ayrım çok daha belirgin olarak ortaya çıkıyor. O fırtınalı gemide kendini bir vicdan direğine, iradesine bağlayıp oradan ayrılmamak demek. Her sefer yeniden mücadeleye girmek demek. Edip hayatının her günü mücadele etti. Her gün o yüreğindeki dürüst tavrı hem sanatıyla, hem yaşamıyla, hem de sözünü hiç esirgemeden söyledi. Bunun sonu ne olur diye düşünmedi. Belki ailesine çok büyük servetler bırakmadı. Halkın sanatçıları zaten bırakamaz. Ama halkın gönlünde öyle bir sevgi bıraktı ki bu sevgide hiçbir hazine ile ölçülemez herhalde.
“SANATÇI MÜSVEDDELERİ DİYEN BİRİSİ VARDI”
Ve bir ara Edip’e sanatçı müsveddeleri diyen birisi vardı, şimdi adını hatırlamıyorum ama ona verdiği cevabı hatırlıyorum. O demişti ki “Ben bugüne kadar 10-15 başbakan gördüm, şu kadar bakan, bu kadar milletvekili, hiçbirinin adını hatırlamıyorum ama bizim türkülerimiz ayakta.” demişti. ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İBB Başkanlığı seçimleri sırasında Ekrem İmamoğlu’na destek veren sanatçılara ‘müsvedde’ demiş ve Akbayram’ın da tepkisini çekmişti. Akbayram, bu eleştirilere karşılık, sanat yaşamı boyunca birçok cumhurbaşkanı ve başbakan gördüğünü belirterek, “Sanatçı müsveddeleri ise eğilmeyen, doğruların peşinde koşan insanlar. Ben bunu bir onur olarak kabul ediyorum.” demişti.